Monday 24 May 2010

Şampiyon Bursa! Part 1



Radikal Gazetesi'nde yayımlanan seriyi bir de burada paylaşalım... 

Türk spor tarihinde bir devrim gerçekleştirerek 26 yıl süren ‘üç büyük’ hegemonyasına son verip ‘renk körü’ olmuş futbol dünyamıza yeşil rengi katan Bursaspor’un bu tarihi başarısı elbette kolay olmadı. Sezona ‘ilk 5’te yer alma hedefiyle başlayan ‘Timsah’ın alınteriyle kazanılmış şampiyonluğunun, ligimize yeşil rengin yanı sıra, renk skalasında ne kadar renk varsa hepsinin katılmasına ön ayak olması dileğiyle...



Bursaspor önceki sezonun ortasında takıma gelen Ertuğrul Sağlam önderliğinde başladığı yeni sezonda önemli transferlere imza attı. Yeşil-Beyazlılar yerli oyuncu olarak Trabzonspor’un kaptanı Hüseyin Cimşir ve Kayserispor’un forvet oyuncusu ‘genç yetenek’ Turgay Bahadır’ı renklerine kattı. Ancak Timsahların yabancı transfer atılımı daha etkiliydi. Yeşil-Beyazlılar Deportivo Cali takımından orta saha oyuncusu Pablo Batalla’nın yanı sıra, ‘46 raporu’na sahip olduğu öne sürülen ve bir dönem Juventus’ta forma giymiş olan, muhafazakar yapısıyla bilinen Bursa’da bir ‘Marksist’ olarak daha sonra taraftarın sevgisini kazanacak olan Ivan Ergiç ve 34. Haftaya kadar düşmanlıklarını sürdürecekleri Beşiktaş’tan savunma oyuncusu Tomas Zapotocny’yi transfer ettiler.
Sarp ve Güleç gitmişti
Takımda kayıplar da elbette göze çarpıyordu, bunların en önemlileri Galatasaray’a giden ve sezon başında büyük çıkış yakalayan Mustafa Sarp ve Kasımpaşa’nın yolunu tutan Gökhan Güleç oldu.
Bütün bu transferlerin ardından başlayan 2009-2010 sezonunun ilk 5 haftası Yeşil-Beyazlılar için beklentilerin çok altında kalıyordu. Zira birbirine uyum sağlamakta zorlanan Ertuğrul Sağlam’ın talebeleri bu dönemi iki galibiyet alarak yedi puanla geçiyordu. Bu dönemde oynanan maçları inceleyecek olursak:
1. hafta: Kasımpaşa’yı ağırlayan Yeşil-Beyazlılar lige iyi bir başlangıç yaptı. Bursaspor, ilerleyen haftalarda Yılmaz Vural’ı alarak çıkış yakalayacağından habersiz olan İstanbul ekibini, genç golcüsü Sercan Yıldırım ve kiralık oyuncusu Tomas Zapotocny’nin golleriyle 2-1 yendi.
2. hafta: ‘6-16-26’ kardeşliğinin ‘26’ kısmını oluşturan Eskişehirspor’a deplasmana giden Timsahlar, kardeşleri tarafından deyim yerindeyse ‘kötü ağırlandı’. 2-0 geriye düşen Bursa-spor 2-2’yi yakalamasına rağmen 72’de Mehmet Yılmaz’ın golüne teslim oldu: 3-2.
3. hafta: ‘Kardeşlik üçlemesi’nin ‘6’ olanı bu sefer Bursa’ya geldi. Adet olduğu üzere ev sahibi kardeşi boş göndereceği için Bursaspor bu fırsatı tepmedi. Yeşil-Beyazlılar’da sezon bitiminde efsane olacak kaptan Ömer Erdoğan’ın golü Ankaragücü karşısında üç puanı getiriyordu: 1-0.
4. hafta: Trabzonspor’un Hugo Broos’lu günlerinde Avni Aker’e konuk olan Bursaspor, zorlu deplasmandan bir puanı yeni transferi Turgay Bahadır’ın ligdeki ilk golü sayesinde çıkararak az hasarla evine dönmüştü: 1-1.
5. hafta: Bursa Atatürk Stadı’nda sezonun ilk vitrin maçı: Bursaspor, sezona fırtına gibi giren Fenerbahçe’yi ağırladı. Oldukça gergin geçen mücadelede Sarı-Lacivertliler ‘sihirbaz’ları Alex’le üç puanı alıp gitti: 0-1.
Kötü başlamıştı ama...
İlk 5 haftadaki sekiz puanlık kayıp, takımın silkelenip kendine gelmesi gerektiğini gösteriyordu. Zira geride kalan puan durumunda, Fenerbahçe ve Galatasaray 15’er puanla zirvede yer alırken, Bursaspor yedi puanla 11. sıradaydı. İşte ne oluyorsa bu noktadan sonra oluyor ve  ‘Timsahlar’ önündeki 5 haftayı kayıpsız geçerek artık ortama ayak uydurduğunun mesajını veriyordu.
6. hafta: Serinin ilk maçı Sivasspor deplasmanı. Bülent Uygun’un ‘Türbülent’ taktiğinin raf ömrünü ‘tüketeyazdığı’ zamanlar. Yaralı ‘Yiğido’yu deplasmanda rahat geçti Ertuğrul Sağlam’ın talebeleri: 1-3. Goller, Volkan Şen ve daha sonra ansızın ülkesine kaçarak tarih yazma şansını kaybedecek olan Shin Young Rok’tan (2) geldi.
7. hafta: ‘Futbol terimleri sözlüğü’nde ‘Sahalarda görmek istemediğimiz hareketler’ tanımının karşılığı olarak verilebilecek bir maç yaşandı Bursa Atatürk Stadı’nda. Sahada rakibi Diyarbakırspor’u sürklase eden bir Bursaspor vardı ancak tribündeki bir grup, sahadakilerin rolünü çalmaya ant içmişti. Yaşananları hatırlatmanın gereği yok ancak bu lekeyi silmenin de, yine o gün utanç tablosunu yaratan seyircilerin ‘boynunun borcu’ olduğunu belirtmek de, bizim boynumuzun borcu! Söylemeden geçmemeliyim. Maça gelecek olursak; ne önemi var bilmem ama Bursaspor 4-0 kazandı. Aldığıysa hepi topu üç puandı.
8. hafta: Sıradaki kurban: Manisaspor. Ege’deki 2-0’lık galibiyet seriyi 3 maça çıkarırken Türk Futbol dünyası yeni bir oyuncuyla tanışıyordu: Pablo Martin Batalla. İsminin okunuşu muamma olarak kalan Arjantinli 83. dakikada attığı frikik golüyle efsane Fransız, Michel Platini’nin ölü yaprak vuruşuna bir selam çakarak Türk futbolseverlere “Bu çocukta hayat var” dedirtiyordu. Diğer gol Turgay Bahadır’dan geldi.
9. hafta: Stadındaki tel örgüleri kaldıran ilk takım olarak centilmenliğiyle nam salmış Denizlispor’da bu tavırdan futbolcular da oldukça etkilenmişti. Savunma hatalarının ön plana çıktığı maçta galibiyet baskılı atakların verdiği sonuçla 90. dakikada Tomas Zapotocny’den geliyordu: 2-3. Seri 4 maça uzarken Bursaspor, 10. Haftada oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin sonucuna göre zirveye daha da yaklaşma hesapları içerisine giriyordu. Zirvede durum: Fenerbahçe 24, Galatasaray 22, Bursaspor 19.
10. hafta: Bursaspor adına sezonun ilk sansasyonel galibiyeti Abdullah Avcı’nın talebeleri İstanbul BB karşısında geldi. 6-0’lık skorda golleri yarım düzine Bursasporlu futbolcu kaydederken İstanbul BB’den de üç futbolcu kırmızı kart gördü. Beş haftalık seri ‘derbi’yle de birleşince Bursaspor, ikinci sıradaki Galatasaray’ı da yakaladı.
11. hafta: Yükselme döneminin de bir sonu olacaktı elbette. Galibiyet serisi Antalyaspor deplasmanında son buluyordu. Dijehoua’nın golüne Ergiç’in yanıtı bir puanı kurtardı: 1-1.
12. hafta: Düşüş sürüyor. İç sahadaki ikinci ve son mağlubiyet ‘Türk dostu’ Alman Thomas Doll’un talebeleri karşısında alındı. Gençlerbirliği Hurşut ve patlamaya hazır yıldız adayı Mustafa Pektemek’in golleriyle 2-1’lik skorla gülerken, Bursaspor’a tehlikeli yola girdiklerinin sinyalini veriyordu ki puan tablosu da aynı görüşteydi. 23 puanda kalan Yeşil-Beyazlıların zirve yolunda önündeki takım sayısı üçe çıkmıştı. Beşiktaş da yarışın içindeydi.
13. hafta: Bursaspor yeniden kazanmayı hatırladı. Yer: Doğu’nun Paris’i Gaziantep. Timsahlar’a galibiyeti eski bir Gaziantepsporlu Romen Kirita’nın bu sezon kaydettiği tek golü getirdi: 1-0. Sezon boyunca sekiz maçta toplam 219 dakika forma giyen oyuncunun böylelikle “Şampiyonluktaki payın nedir” diye soranlara verecek bir cevabı da oluyordu.
14. hafta: İlk yarının ikinci vitrin maçı. Kurban Bayramı’nın ilk gününe denk gelen mücadelede tribünlerdeki ‘Hocam aslan kesmek caiz midir’ pankartı dikkat çekerken Timsah, şampiyonluk yolundaki rakibine acımıyordu. ‘Deco görünümlü’ Volkan Şen’in golü sadece galibiyeti getirmemiş, Yeşil-Beyazlılar artık Galatasaray’ı da geride bırakmıştı. Zirve de haliyle karıştı: Fenerbahçe 31, Beşiktaş 30, Bursaspor 29, Galatasaray 29...
15. hafta: Anadolu derbisi bu hafta oynandı. Naklen yayımlanan maçta iki genç teknik adamın takımları karşı karşıya geldi. Bu maça kadar sessiz sedasız gelen Tolunay Kafkas’ın öğrencileri bu karşılaşmadaki galibiyetle hem Bursaspor kadar iddialı olduğunu belirtmiş hem de hafta itibarıyla liderliği ele geçirmişti. Timsahların kaybı sanıldığı kadar fazla değildi zira zirveyle aradaki farkı sadece ikiydi.
16. hafta: Sezonun en rahat maçlarından birine çıktı Timsahlar. Bu karşılaşmanın karbon kopyasını ligin 33. haftasında oynayacak olan Bursaspor, evinde ağırladığı Ankaraspor’u baştan sona üstün götürdüğü maçta 3-0 yenerek, zirve iddiasını sürdürdü. Gollerin altında ise bu maça kadar suskun olan Güney Koreli oyuncu Hük-Men’in imzası vardı!
‘Kiralık katil’ Zapotocny
17. hafta: Bursaspor’un ‘Geliyoruz’ dediği maçlardan biri de buydu. İstanbul’da Beşiktaş’a konuk olan Yeşil-Beyazlılar heyecan fırtınası şeklinde geçen mücadelede gülen taraf oldu. Beşiktaş’ın görevine son verdiği Ertuğrul Sağlam yanına başka bir eski Beşiktaşlı Tomas Zapotocny’yi de alarak İnönü’den üç puanı son anlarda çıkardı. Sezonun en güzel başlıklarından biri de bu maçla beraber Türk Spor Basını’nın arşivlerinde yerini almıştı: Kiralık katil Zapotocny. Mücadelede Ertuğrul Sağlam’ın hamleleri de ön plana çıkmıştı. Takımı 2-1 gerideyken Sağlam’ın bir savunma oyuncusu olan Ömer Erdoğan’ı forvet olarak oyuna sürmesi çok konuşulmuştu. Ömer’in hücumdaki üretkenliğiyse sezonun unutulmaz performanslarındandı.
İlk yarı bu görkemli galibiyetle son bulurken Ertuğrul Sağlam ve talebeleri şampiyonluk yarışının sonuna kadar içinde olacaklarını gösteriyordu. Herkes Belek’e kampa giderken ligdeki son durum ise şu şekildeydi: Fenerbahçe 37, Galatasaray 36, Bursaspor 35...

No comments: