Thursday 15 October 2009

çok fonksiyonel emekli cebi




















* Hüviyet ve bir miktar para(tabii varsa) opsiyonel.

Önemli not: Koşarken, karşıdan karşıya geçerken bir el, kati suretle bu cebin üzerinde olmalıdır.

Monday 12 October 2009

Altan Tanrıkulu komedisi..

Aşağıda,Fenerbahçeli Alex düşmanlığı ile ünlü Altan Tanrıkulu'nun 2009 yılında Hürriyet'te yazdığı yazıların bazılarından alıntılar bulacaksınız. Herkesin Fenerbahçe'nin başarısını ve Alexin -herzamanki- üstün performansını övdüğü bu günlerde maalesef!! Altan Tanrıkulu'nun değerli yazılarını göremiyoruz.

Aşağıdaki yazılara geçmeden, yazılanlara ilişkin ufak notlar eklemek isterim:
*Bu yazı zaten Alex'e yapılan haksızlıklar üzerine derlenip,toparlandı. Bu yüzden Alex'le ilgili,hakaretamiz yazılara değinmeyeceğim,yorum okuyanlarındır. Zaten pek bir şey söylemenin de anlamı yok gibi.

*Tanrıkulu, yazılarının çoğunda ısrarla Gökhan Emreciksin'in Fenerbahçe'ye alınmasını vurgulamış,alındıktan sonra da Alex'in yerine sahaya sürülmesine değinmiş. Fakat daha sonra oyuncunun kötü performansı kendisini hayal kırıklığına uğratmış.

*Alex'i beğenmeyen Tanrıkulu, Trabzon'da varlık gösteremeyen Alanzinho'yu göklere çıkarmış, sezonun yarısını sakat geçiren ve artık gece hayatı ayyuka çıkmış Yattara'ya methiyeler düzmüş. Ancak 5 buçuk sezondur hiç bir kötü olayla anılmayan Alex, Tanrıkulu tarafından ağır hakaretlere uğramıştır.

*Alex'e sürekli alternatif arayışında olan Tanrıkulu'nun son keşiflerinden biri de şuan Bayer Leverkuzen forması giyen, Brezilyalı Renato Augusto'dur. Leverkuzen'de ikinci sezonunu geçiren Augusto, şu ana kadar Bundesliga'da çıktığı 39 lig maçında 2 gol atabilmiş. Brezilya A milli takım forması ile de tanışıklığı yoktur. Alex'le aynı mevkide oynuyor,10 numaralı formayı giyiyor,yaşı da 21. Tanrıkulu belki, tekrar yazı yazmaya dönerse, Alanzinho,Yattara ve Augusto hakkında da hayal kırıklığına uğradığını söyleyebilir.

Bahsettğimiz yazılara bakalım; özellikle 14 şubat'taki talihsiz ve gereksiz yazıya dikkat..



31 ağustos tarihli yazıdan alıntı

Kazandıran adam!

Alex varken F.Bahçe Alex kadar oynuyor da ondan. Alex hazır değildi, sakatlıktan yeni kurtulmuştu. İlk onbirde oynamamalı, maç kötü giderse oyuna girmeliydi. Ama dün ilk onbirde oynadı. Rahat kazanılabilecek bir maçta Fenerbahçe çok zorlandı.
Sezon başından beri az atsa da çok atsa da Fenerbahçe'nin oynadığı futbolu ve girdiği gol pozisyonlarını hatırlayın. Bir de dünü.

Alex varken

Daum mu istedi Alex'i ilk obirde oynatmak yoksa başkan Yıldırım mı? Sanmıyorum... Çünkü onun sözü şampiyonluk üstüne. O zaman kim ısrarcı Alex'in hazır olmadan ilk onbirde oynaması konusunda. Tabii ki Alex.
Alex için, Fenerbahçe kaptanı için kendisinin imza atması, kendisinin ilk onbirde olması, kendisi varken maç kazanılması, gol atması, asist yapması daha önemli, kimse kusura bakmasın..
Alex, Alex'e saygı duyuyorsa, kaptanlık bandını takacak kadar Fenerbahçeliliği özümsemişse, Daum'a gidip, “Beni ikinci yarı kullan” demeliydi. Mehmet Topuz Türkiye'nin en güçlü orta saha oyuncularından biri. Savaşan Fenerbahçe için alındı. Özer'in Ankaraspor'daki performansını sanırım Daum bilmiyor ya da Aykut Kocaman'a sormuyor. Savaşan Fenerbahçe'de Semih'e de yer yok Alex varken...
Daum'un kredisi var tabii. Ama eskisi kadar değil... Çünkü kurulan takım, açıklanan hedefler bu kez daha büyük.. Alex için Alex Fenerbahçe'den daha önemli... Daum için öyle olmamalı. Yoksa zararını Fenerbahçe görür. Geçen yılki Hacettepe maçını hatırlamak yeterli. 3 gol atmıştı Alex, 7-0 kazanılmıştı maç. Fenerbahçe ligi kaçıncı bitirdi, Avrupa'da ne yaptı iyi düşünmek gerek.
Emre için birkaç satır yazmak doğru olmaz. Onu cumartesiye bırakıyorum... "


4 haziran tarihli yazıdan alıntı:

"Fenerbahçe'nin güçlü bir kadrosu var. Ama Alex'e endeksli bir takım olgusu sadece başarısızlığı değil açmazları da beraberinde getiriyor. Alex'in sezon içinde çok kritik 15 maçta forma giymediği unutuluyor, Trabzon'da attığı gol gündeme geliyor. Oyun içinde savunma ve ikili mücadele konusundaki yetersizliği önemsenmiyor, orta sahadan takip ederek golü atması ön plana çıkıyor. Fenerbahçe herkesin alkışladığı bir futbolla Beşiktaş'ı İnönü'de yenerken Alex yoktu, ama oyunun ikinci yarısında kroki duruma düştüğü İzmir'deki finalde Alex 90 dakika sahadaydı. 4-1'lik Galatasaray maçı, 2-0'lık Ankaraspor galibiyeti, Londra'daki Arsenal beraberliklerinde de Alex sakattı.

Hedefini büyütmeli

"Fenerbahçe tarihinin en başarılı yabancısı Alex. Ama sırf bu yüzden 40 yaşına kadar oynayacak hali yok. Artık ayakları beyninin her isteğini yerine getiremiyor.

Alex'in vazgeçilmez olduğunu savunan çoğu kişi, "Tuncay, Anelka, Appiah, Aurelio gibi yıldızlar olsa böyle olmazdı" diyor. Oysa Aurelio hariç bu isimler yokken de başarılıydı Fenerbahçe. Ama 5 yıldır sistem hep Alex'in üzerine kuruldu. Gelen her yıldız Alex'e sağladığı uyum oranınca başarılı oldu."


31 mayıs tarihli yazıdan alıntı:

"3 gün önce Roma'da Barcelona-Manchester United finalini izledikten sonra Türk futbolunun gerçek eksiğinin ne olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.

Fenerbahçe bu ligin en güçlü takımıydı. Ama üç kulvarda yarışmayı kaldıramadı. Takımın kilit oyuncusu Alex yaşlı ve temposuz. O oynadığı sürece istatistiklerini ilerletirken Fenerbahçe zaman kaybetti. Dün geceki maçta takımının ilk golünü atıyor olması ve galibiyetteki payı onu taraftarın gözünde çok değerli kılmaya devam edecek belki. Ama sezon içinde söylediği sözler iyi analiz edilmez, Alex'in dünyasında kalınırsa Fenerbahçe gelecek sezonu da kaybedebilir.

Sabırlı, akıllı ve tempolu oynayan ama oyuncu kalitesi Fenerbahçe'nin gerisindeki Beşiktaş iki kupayı da kazandı. Alex sezon içinde, "Ben hücumda etkili bir oyuncuyum. Benden top kapmam, adam kovalamam beklenmemeli" demişti. Bu işi yapacak başka oyuncular olduğunu söylemişti. Oysa dünya futbolu başka yöne gidiyor. Alex artık geride kalan bir devrin yıldızı.

Fenerbahçe yönetiminin Renato Aguosto gibi oyuncularla ilgilenmesi, yönetimde sağduyulu olduğunun göstergesi."


26 nisan tarihli yazıdan alıntı:

Messi-Alex farkı

"Dünyanın bir numaralı kulübü, deyince herkesin kafasından başka bir isim geçebilir.. Benim için Barcelona'dır mesela.. Barça'nın yıldızı kim, Messi.. Fenerbahçe'nin yıldızı kim, Alex.. Messi bu sezon ligde 28 maç oynamış.. Kupada 7, Şampiyonlar Ligi'nde 9 kez forma giymiş. Toplam 33 gol atmış.. Yazın Olimpiyatlar'da oynaması ve kazandığı altın madalya cabası.. Ayrıca her milli maç dönemi Arjantin kadrosuna katılıyor.

Peki Alex? Milli Takım boşluklarında dinleniyor.. Türkiye Kupası'nda dinleniyor? 5 haftada bir kasığından sakatlanıyor.. O oynasa da oynamasa da Fenerbahçe Galatasaray'a kaybetmiyor.. O varken Hacettepe, Belediye, Gençlerbirliği, Ankaragücü'ne kaybetti.. Kiev'e gol atamadı..

Yanlış anlamayın.. Alex Fenerbahçe'nin şu anda en büyük yıldızı, en önemli kozu, futbol zekası en yüksek oyuncusu.. Ama teknik direktörü Aragones, yıldızı Alex olan bir takım "Dünyanın en büyükleri arasına girmeyi" hedeflememeli.. Kendi ülkesindeki zaferlerle yetinmeli.. Yönetime mesajım açık.. Ya insanları boşuna umutlandırmayın ya da adımlarınızı söylemlerinize uygun atın.. "


18 nisan tarihli yazıdan alıntı:

"Alanzinho için çok fazla şey yazmaya gerek yok. Seyir zevki veren, her şeyiyle rakibi bunaltan ve ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir oyuncu. Ona "12 trilyonluk maskot" diyenlerle onu Norveç'ten bulup getiren kişilerin aynı şehrin başarısını düşündüğünü, kusura bakmayın düşünemiyorum.. Bırakın değerlerinizi kötülemeyi de Yattara ve Alanzinho'nun keyfini sürün."

14 şubat tarihli yazının tamamı:

Fener kaptanı

"FB TV'de Fatih Demirkol'un hazırlayıp sunduğu "Kaptan Köşkü" programında konuşan Alex, İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçı bitmeden Güiza ile birlikte soyunma odasına gitmesiyle ilgili olarak şunları söyledi:

"Biz oyundan çıktığımızda takımımız 1-0 mağluptu. Hala oyunu döndürme şansımız vardı. 85'te 2. gol gelince, kendi inisiyatifimizle soyunma odasına gittik. Çünkü maç kopmuştu. Artık geriye dönüş yoktu. Zaten o dakikaya kadar yedek kulübesinden takımımıza destek vermeye çalıştık. Herhangi bir tavır söz konusu değil. Ne yazık ki, işler kötü gittiğinde bu tür haberler çıkıyor. Yenilmeseydik, bunların hiçbiri konuşulmayacaktı. Kötü sonuçlardan sonra dünyanın her yerinde bu tür haberler çıkıyor. Türkiye gibi futbolun önemsendiği ve futbolla yatılıp, futbolla kalkılan bir ülkede kötü sonuçlardan sonra bu tür yorumların olması da normaldir. Bizim, takım olarak yapmamız gereken, 2-3 haftada sonuçları normal hale getirerek, bu tür haberlerin çıkmasını engellemektir."

Kaptan kulübeyi terk etmez

Fenerbahçe Kaptanı Alex bu sözleri hem de "Kaptan Köşkü" programında söylemiş.. Fenerbahçe kaptanlığı önemlidir Alex. Bir kaptan ne olursa olsun senin yaptığın davranışı yapmaz. Kulübeyi terk etmez, terk eden arkadaşlarını en sert şekilde uyarır. Kaptanlık, sözleşme yenilenme zamanında kulüp üzerinde baskı kurmak değildir.. Herkesten fazla para almaya çalışmak değildir.. Hakemlere işini öğretmeye kalkmak değildir. Takım yenilirken soyunma odasına giderek teknik direktörü protesto etmek değildir..

Demişsin ki: "Biz oyundan çıktığımızda takımımız 1-0 mağluptu. Hala oyunu döndürme şansımız vardı. 85'te 2. gol gelince, kendi inisiyatifimizle soyunma odasına gittik. Çünkü maç kopmuştu. Artık geriye dönüş yoktu."

Alex, öncelikle sizin kulübeye gittiğiniz an maçta 80. dakikaydı.. Ayrıca geçen sezonki Belediye maçını hatırlıyor musun? 84.dakikada Fenerbahçe 2-0 yenikti. Edu ve Deivid'in golleriyle maç 2-2 bitti. Üstelik rakip 11 kişiydi. Yani Fenerbahçe gibi bir takımın maçı çevirebilmesi için 10 dakika çok ama çok yeterli bir süredir. Buna inanmayabilirsin.. Çünkü sen 2-0'dan 2-2'nin yakalandığı o maçta oynamamıştın.. Belki de 3-0'dan döndürülen Galatasaray ve Gaziantepspor maçlarından da haberin yoktur. Ya da 6-0'lık maçta Fenerbahçe'nin 30 dakika 10 kişi oynadığını da bilmiyorsundur.

Baskı kurup imza attın

F.Bahçe taraftarı seni çok seviyor Alex. Ama dünyada bu kadar büyük ekonomik kriz varken, başkanın aday olup olmayacağı bile belli değilken, takım Avrupa'da büyük hayal kırıklığı yaratmışken, senin dışında 9 arkadaşının daha sözleşmesi biterken sen, kaptan Alex, kulüp üzerinde baskı kurup imza attın.. Şimdi de kalkıp "Hedefim Aykut Kocaman'ın rekorunu kırmak" diyorsun.. Eğer Fenerbahçe'nin kaptanıysan, hedefin o formayla bir Avrupa Kupası kaldırmak olmalı Alex. Bireysel rekorlar peşinde koşmak değil..

Benden sana bir tavsiye.. Önce Marcel Desailly'nin "Kaptan" adlı kitabını oku.. Ardından Lefter ve Can Bartu'yla F.Bahçelilik hakkında sohbet et. Ondan sonra "Maç kopmuştu, artık geriye dönüş yoktu" sözlerini yorumla!"


6 şubat tarihli yazıdan alıntı:

"Ama Alex artık eski Alex değil.. Dünkü müthiş gollerine karşın fikrimde bir değişiklik yok.. Bu takım UEFA Kupası'nı kazanmak ya da Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalin ötesine gitmek istiyorsa Alex'in "ayağına bakan" bir takım olmaktan kurtulmalı.."

2 şubat tarihli yazıdan alıntı:

"Alex çok ağır.. Önüne atılan toplara koşarken, 5 metre arkasından gelen rakip topu ondan alıyor.. Harika golüne karşın dün sahanın en etkisiz isimlerinden biri.."

26 ocak tarihli yazıdan alıntı:

"Fenerbahçe'nin gol umutları ise Güiza ve Alex.. Ve tabii ki duran toplar.. Güiza, rakip takımın stoperi gibi.. Alex ise "Nasıl olsa 40'ına kadar oynarım bu kulüpte" havasında.. Biri beceriksiz, diğeri ağır.. Ama ikisinin de gücü yok.. Dünya futbolunun gittiği yerin tersine bir kulvardalar.. Onlar bu kadar formsuz oldukları halde sahadayken, rakibin altını üstüne getirebilecek, bazuka gibi şutlar çekebilecek Gökhan Emreciksin tribünde seyirci.. "

"Rekabet olmazsa, Güiza kaleye şut atmadan, Alex yürüyerek o formayı alırsa, Fenerbahçe'nin maç kazanması ya rakibin 10 kişi kalmasına ya da duran toplara kalır.. Benim tanıdığım Aragones adı-sanı ne olursa olsun "formda olmayana" forma vermez.."

8 ocak tarihli yazıdan alıntı:

"Fenerbahçe'nin ikinci önemli problemi Alex.. Alex'ten vazgeçmek kolay değil.. Hem de takım kötü oynarken, skora ihtiyaç duyarken hiç kolay değil.. Ama Alex bu tempoda oynadığı sürece Fenerbahçe'nin kolay maç kazanması da pek olası değil.. Çözüm basit ama uygulaması zor.. Alex'le oynarken, Alex'siz günlerin hazırlığı yapılıyor gibi.. En kötüsü de büyük yıldız bunun farkında.."

3 ocak tarihli yazının tamamı:

bir teklifim var!..

"YENİ yılın ilk saatleri televizyonda zap yaparken gördüm seni.. Bir anda gözüm takıldı ekrana.. Ürgüp'te, eşin ve Samet'le birlikte balona biniyordun.. Eşine sımsıkı sarılmıştın..

46 kez Brezilya Milli Takımı'nda oynamak, kaptanlığını yapmak, iki kez Brezilya'da 'yılın futbolcusu' seçilmek, 2004 yılındaki Copa Amerika'nın 'en iyi futbolcusu' ve 'asist kralı' olman aklımda. Fenerbahçe'deki muhteşem performansın.. Şampiyonlar Ligi'nde asist kralı oluşun, 102 yıllık kulüp tarihinde gol kralı olan tek yabancı futbolcu unvanına erişmen..

Bir Türk gibi, büyük bir saygınlıkla Fenerbahçe kaptanlığını yapman.. Kendine özel tribünün olması.. Düşündüğünü, doğru bildiğini çekinmeden söylemen, senin adını duyduğumda ilk akla gelenler..

Yerli-yabancı bütün ülkenin futbolcuları tarafından, 'en değerli yabancı' gösterilmen.. Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli yıldızlarından Hagi'yle kıyaslanacak kadar görkemli istatistiklerin..

Samsunspor'a sağ ayağınla attığın o muhteşem gol.. CSKA filelerini bulan o füzen.. İnter maçında Deivid'e verdiğin gol pasının öncesinde attığın inanılmaz çalım.. Hemen hepsinde skora etki ettiğin Galatasaray maçları.. İnönü'de Rüştü'ye düşe kalka attığın gol..

Geldiğinden beri basına verdiğin her karede inanılmaz görüntü sergilemen.. Saygınlığın, eşine bağlılığın, özel hayatındaki dengen.. Adamlığın.. Kendine bakman.. Profesyonelliğin.. F.Bahçeliliğin.. Alex de Souza, dendiğinde hiçbir zaman unutulmayacak özelliklerinden birkaçı sadece..

* * *

Benim için, sadece benim için değil, taraflı-tarafsız bütün futbolseverler için 'bir değersin' sen.. Zor günlerinde, bütün arkadaşlarının kenetlenip sana gol attırmaya çalışmalarına neden olacak kadar takım içinde sevilen birisin..

Her an, her pozisyonda sahadaki her futbolcunun yerleşimini hissedebilecek kadar zekisin.. Ve hepsinin ötesinde, gerçek bir "lidersin" Fenerbahçe için..

Evet Alex.. Bir aydır sert bir şekilde seni eleştiren biri olarak.. "Barça olmak için Alex'siz bir düzen gerek" diyen biri olarak.. Sana bir teklifim var.. Bu kulübün tarihine geç.. Sözleşmeni uzatıp uzatmamandan çok Fenerbahçe'ye verebileceklerini düşün.. Muhteşem kariyerinin aşağı doğru inmesine izin verme. Takımın kaptanı, beyni, tribünlerin sevgilisi olarak; F.Bahçe'nin geleceğinde yer al!

Hakan Şükür'ün yapmadığını yap. İstersen Fenerbahçe'yle sözleşmeni uzat.. Bir ya da iki yıl.. Ama, yeni bir takım kurulması için geri adım at. 'Yedek oturmayı' baştan kabul et, hatta 15-20 dakikalık süreleri göze al. Türkiye'deki ve dünyadaki genç yetenekleri kulübüne kazandıracak bir beyin ol.. Onlara; Gökhan, Özer, Sercan gibi gençlere, aklını kullanmasını, topu koşturmasını öğret.. Rakiplerinizi çözecek taktikler üret, teknik direktörünün sağ kolu ol..

Başkana git ve "Ben Alex de Souza.. Bu takımın Alex'li ya da Alex'siz çok daha iyi noktalara gelmesi için, Kiev gibi takımlara elenmemek için, Fenerbahçeliler'in en büyük hayali Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu için elimden geleni yapmaya hazırım" de..

Futbolcudan, kaptanlıktan, yıldızlıktan öte bir adım at Alex.. F.Bahçe'nin Beckenbauer'i ol.. "