Thursday 27 August 2009

Sokaktan..

Bebek.. Taşıt Sınıflandırma Sistemi (TSS)..

Sistem çok kullanışlı.. 'Jeep'le başlıyoruz.. demek ki neymiş, Bebek'te, en revaçta taşıt 'Jeep'miş. Marka önemli değil, 'Jeep'ler birinci gözde... BMW ve Mercedes'siz olmaz... Ancak Mercedes ezeli rakibini geride bırakmış görünüyor. BMW'nin titreyip, Bebek piyasasında biraz daha hareketlenmesi gerekir, bizden söylemesi.

Orta-üst arası konumlanan 'AUDI' ve orta sınıf var alt katta.. Vos-vos'ta işler yolunda gözüküyor, Audi de Bebek'te tutulanlardan.. ancak O da ne? Uzak doğu global krizden nasibini fena almışa benziyor, Japon Devi 'Honda'da ve Güney Kore temsilcisi 'Hyundai'da işler kesat. Neyse biz üçüncü kata inelim..

Aha! bu da nesi? Bunlar Japon 'Toyota' ile Alman 'Opel' değil mi... eyvah eyvah!! durum berbat... onlarda da işler kötü.. baksanıza ortak bir altılı yapmışlar, iş-güç yok..vakit geçsin hesabı, peki bol şans!! Bir yan oda 'bir takım kişisel gereçleri' koymak üzere ayrılmış, dedik ya çok kullanışlı diye.. Yan tarafa geçelim.. Darkwood'un bütün davulları adına!!! kapalı mekanda Sigara haa?? Olmaz, olamaz, imkansız..

Zemin katta da durumlar karışık.. Fiat ve Röno el ele vermiş, ne yaptıkları belli değil.. Ve işte Diğer!!! sistemin en anlamlı bölümü.. Burada ayrımcılık, burada sınıf varkı yok.. Lamborghini de olsan serçe de, Ferrari de olsan, Doğan da, yerin burası kardeşim mesajı veriyor.. görmek istediğimiz hareketler bunlar. Sistemin 12'inci ve son gözü yoruma açık sevgili okur, biz buraya 'çok at' yazmaktan yanayız.. Bu bölüm için yorumlarınızı beliyoruz. Saygılar...

Demir Karahan ve at yarışı köşesi

Demir Karahan.. Kronolojik sırayla; Deliyürek'in "Ağabeyi", Zeki Demirkubuz'un Yazgi filmindeki "Naim"'i ve Kurtlar vadisinin "müsteşar"'ı.. Ancak son aylarda kendisini Hürriyet'te at yarışına dair yazdığı yazılarla görüyoruz.. Hürriyet gibi yüksek tirajlı bir gazetede spor sayfası bölümünde çok değerli bir alan ayrılıyor Karahan'a, ortalama ayda 4-5 yazı yazıyor.. Bir yarışsever olarak durumu ilk gördüğümde heyecanla karşıladım.. Çünkü tahminlerden ve senede bir yapılan Gazi Koşusundan başka, at yarışı kendine yer bulamaz.. Halbuki, bunlar dışında daha bir çok şey olur o pistlerde, ekonomik ya da geniş altılı tahminlerinde kendine yer bulamayan.. Belki de içinde en çok hikaye barındıran spordur, hiç bir zaman spor olarak görülmese de.. Konudan fazla uzaklaşmadan tekrar Karahan'ın köşesine dönelim.. Heyecanla karşıladığımız bu durumda, her yazıyı merakla bekler olduk.. ilk başlarda; tamam dedik.. atçılığımızın sorunları var.. Biz de kesintilerin yüksek olduğunu düşünüyoruz.. Farklı şeyler okuma, görme isteğimizi hep bir sonraki yazıya erteledik. Ancak değişen hiç birşey olmadı.. Biz işin başrolündeki atlardan bir şeyler okumak istedikçe; Demir Karahan hep rakamlardan, vergilerden, kesintilerden bahsetti.. Sürekli Başbakana, Cumhurbaşkanına ve Tarım bakanına çağrılarda bulundu.. Ama artık bu yazılar sıkmaya başladı.. Öncelikle, bence bu yazıların hedefi kimdir bunu belirlemek lazım.. Herhalde ganyan bayiine giden insanlar arasında Başbakan ya da Cumhurbaşkanı yok. Bu yazıları okuyan kişiler, yarışları yakından takip eden insanlar olsa gerek.. Zaten Başbakan ve Cumhurbaşkanı konuyla ilgili olsalardı yarışlara gelirlerdi, o ayrı mesele.. O zaman burada bir çelişki var. Hedef farklı, ulaşılanlar farklı.. Bir de kafamı kurcalayan bir konu daha var.. Gazetelerin spor servislerinin durumunu biliyoruz.. Yer sıkıntısından ya da bunu kim okuyacak kaygısından, kitlelerce at yarışından çok daha önemli görülen spor haberlerini atlıyorlar, yer ayırmıyorlar.. Haa demek ki insanlar at yarışındaki vergilerin ya da kesintilerin, rakamların çok meraklısı.. haftada iki gün bu şikayetleri duymaktan keyif alıyorlar.. o zaman diyecek bir şey yok.. bu yazılar daha başka bir çok haberin önüne geçip koca bir sütunu kaplayabilecek önemde demek ki.. aslında bu satırları yazan bana ve okuyup da ya da okumadan aynı fikirde olan başkalarına bu konuda hiç bir şey söylemek düşmez.. Çünkü "ALAN!" memnun "SATAN!" memnun.. senelerdir at yarışı köşesinde tahmin veren insanların resimlerini bile değiştirmeyen, 150 yıllık fotoğrafları kullanan Hürriyet'e de at yarışlarına gösterdiği bu hassasiyetten!! dolayı teşekkürü bir borç bilirim.

Tuesday 25 August 2009

Alıntı


“kaderin size bahşettiği şeylere belli bir mesafede durun ki istediği zaman onları rahatça geri alsın hayat, sizden koparmasın.”

Lucius Annaeus Seneca