Thursday 11 September 2008

Empati,Sempati,Antipati,Telepati,Konfeti,vs...



Pek çok kişi senin yorumların doğrultusunda teknik ekibe ve oyunculara demediğini bırakmayacak. O ekipten 1 kişi sana küfür ettiği zaman tü kaka olucak. Olmaz öyle! Bu kadar spor yazarı milli takım ve oyuncularını eleştirirken bu kadar tepkiyle karşılaşmıyor da niye sen bu tepkilerin muhattabı oluyorsun? Herkesin sana mı garezi? Ya da hoca bana taktı durumu mu var acaba ? Dönüp biraz da kendisine bakmalı insan. Bu sözlerim sana da Hıncal Uluç. Öyle konuyla alakasızmış gibi kulaklarını tıkama.

Belezo.. Bölez.. Belöz Oğlu..


Bir milli takım var. Federasyonu, teknik ekibi, oyuncuları var. Herşey tam yani. Teknik direktör kararlar verip bişeyler yapmış, mesela kaptan seçmiş. Bu kararı sorgulamak için ya federasyon başkanı olmak lazım, ya da Hakan Şükür gibi Tugay gibi Ümit Özat gibi bir oyuncu olmak lazım. Eğer bu hakkı kendimde bulursam, hatta bu konuyu da anchormanı olduğum kanalda halka anket olarak sunacak olursam, önce isimleri doğru söylemeye özen gösteririm. "Yav, adamın adını söyleyemedin ki, sen neyi tartışıyosun" demesinler diye.. Çok ayıp...

Monday 8 September 2008

Medyamızın Prensesi


“Mor ve Ötesi” ni ne kadar sevdiğim, son Örovizyon zamanında yazdıklarımdan bilinir. “Cambaz” da geçtiği haliyle ne haber olan ne türk olan habertürkü, ilk açıldığı zamanlarda zaten kafası karışık türk halkının kafasını daha bi karıştırmak isteyenlerin isteği doğrultusunda saçma sapan şeyler yaparlarken uzun bir süre izlememi hatta habertürkün gazetesinde belki bir de fotoğrafını görebilirim diye alıp yazılarını da okumamı sağlamıştı Bahar Feyzan

Bir süre sonra kanaldan ayrılmasıyla beraber ben de normal olarak habertürkü izlemeyi bıraktım idi. İnternet güzel bişey çünkü ozamanlar çok bilindik olmamakla beraber, kendini güzelliğiyle zaten kanıtlamış olan, sırayı da yaptığı işe veren ve sıkça “ben sadece güzel değilim, yaptığım işi öyle hakkıyla yapıyorum ki bbc de çalışmak için tek eksiğim londra aksanı” diyen güzel olduğu kadar hırçın bakışlı ekonomist kızımızın dil eğitimi için yurtdışına çıktığını internetteki kaynaklardan öğrenmiştim. 

Eğitimini tamamladıktan sonra yurda dönen Bahar’ı havaalanında karşılayıp elden kaçırmamak için imza attırmak isteyen medya patronlarının o anki durumlarını düşündüm onu bir gün ntv’de haber sunarken gördüğümde. Tabi Türkiye’de medyanın güzellik konusunda “Los Galácticos” u sayılacak bir mekanıydı ntv ve o da onca başarıdan sonra seviyesini arttıracağı ve kendini bulacağı klube imza atan “Wesley Sneijder” i olacaktı. Ama olmadı. Bir süre sonra başarılı olsa bile kluple sıkıntıları olan Robinho oldu ve star’a gitti. 

Gözler bayram eder beyinler onun anlattıkları ile aydınlanırken o şu anda moderatörlük yaptığı 24 adlı kanalda yaptığı görevi programın adına verip zaten güzelliğiyle aklımızı başımızdan alırken sadeliğiyle de yüreğimizi ısıtmaya devam ediyor. Geçenlerde pek inanmamamla birlikte 80 doğumlu olduğunu öğrendiğim ve umutlarımı arttıran Bahar Feyzan’ı izliyorum, ama isteği üzerine sadece onu izlemiyorum haberlerini de dinliyorum. Konsantrasyonum çabuk bozuluyor, dalıp evlilik hayalleri kursam da çok şey öğreniyorum kendisinden gündeme dair…