Saturday 23 February 2008

Avrupa Kupaları Haftasının Ardından...



-Fenerbahçe rövanş için içimizde umut taşıyarak gitmemizi sağlayacak bir sonuçla sahadan ayrıldı.Maç öncesi yapılan kareografi çok güzeldi.Emeği geçen herkese teşekkürler.
-Galatasaray malesef hezimete uğrayarak kupadan elendi.Dibe vurmuş olmalılar umarız sıçrama yapabilirler.(duhtbrahma geçmiş olsun kardeşim)
-Atletico Madrid e yine hüsran yine hasret var.Bolton a gol atamamanın bahanesi olmaz olamaz!
-Bayern München kupayı kimseye bırakmayacak gibi.Benfica mucizevi şekilde tur atladı.
-Henry klasik golünü attı yine.Messi bildiğimiz gibi keza Gerrard da öyle.
-Selçuk Dereli ne zaman maç yönetse ortalık karışıyor.(haklı mı haksız mı kartlar bilemiyorum)
-Benzema yı alan takım 10-12 sene forvete ihtiyaç duymaz.Bakalım kim alacak?
-Adebayor o gol kaçarmı!Belki de arsenale turu getirecek pozisyondu.
-Porto, Schalkeo4 ü harcar gibi.Lisandro Lopez!
-Çeyrek finalist tahminlerim CL için; Real Madrid,Liverpool,Milan,Porto,Manchester United,Chelsea,Barcelona,

Thursday 21 February 2008

Gerçek Sanat Güneşleri vol.1


Buri aysel gürel yazısını yazdığı zaman yorum yapmak istemedim, bir ikinci yazı da olmazdı zaten. Fakat biraz önce biten "haydi gel bizimle ol" programında o kadar güzel şeyler konuşuldu ki o kadar güzel anlatıldı ki Türkiye müziğinin en güzel şarkılarının sahibi, bişeyler hissetmemek için aşık olmamış, müzikle alakası olmayan, biraz ruhsuz insanlardan olmak lazım.. program içinde öyle parçalar çaldılar söylediler ki, zamanında bana vurmuş kaçmış kamyonun şöförü çıkmış karşıma sanki yıllar sonra.. sezen aksu olmayan bir Türkiye hayal etmemizi istemişti bi arkadaşım. Ben yapamadım tabi. İşte o sezen aksunun kendi şarkıları gibi sevdiğim bi dünya şarkının sahibi "ruhu yaşlanmayan" güzel insana güzel bi anma programı yaptılar, ki ilk defa aysun kayacı yı sallamadım pek fazla.. Çiğdem anad a da programa kattıklarından dolayı saygım ve de sevgim bi hayli arttı..

Vesselam şarkıların ve bizim başımız sağolsun, onun da ruhu şad olsun.

Senin canını yerim..

Roisin Murphy (Moloko)


Tuesday 19 February 2008

Müşteki - Latte




Eskiden de nadiren de olsa bakar incelerdim. Son bir senedir fena sardım "ekşi sözlük" e.. Benim de söyleyeceklerim vardı; düşüncelerim, teorilerim, hissettiklerim.. Bir gün "Evet ben de.." dedim. Sabır lazım tabi.. Bekledim...


Buribaker verdi beklenen haberi; çaylak alımı başlamış. Durmadım. Başvurdum. Yazdım bişeyler. Sabır lazım tabi.. Aceleye getirmemek için uğraştım. Pek öyle tehlikeli konulara da girmedim.. Belirlenen şartları yerine getirdim..Yazılarım için değerlendirmeye alınma süreci başlamış oldu.


Bekledim. Maillerimi kontrol ettim periyodik olarak, onay mesajı gelip gelmediğini kontrol etmek amaçlı. Sabır lazım tabi..


1 hafta geçti..


2 hafta geçti..


3 hafta, 1 ay, 2 ay....


Canım ben ne bileyim bu kadar uğraştırdıklarını okumaya devam ederdim efendi efendi.. 4 ay geçti yaklaşık, bi numara yok..


Fekat imdadıma yetişen yine Buribaker oldu. Beni anlayan ihtiyaçlarıma cevap veren bir platforma gark etti beni. Şimdi mutlu huzurlu yaşayıp gidiyorum..


Yaşasın müştemi - latte!

Monday 18 February 2008

Sonsuz Çile

Çorapları ayrı tutarsak forma 10 numara olmuş!


Atletico Madrid kadar büyük beklentilerle sezona girip sezon ortasında havlu atan kaç tane takım vardır bilmem ama bu takımın parlak zamanlarını her futbol sever gibi bizlerde özlüyoruz. Bugün yine rakipleri puanları sağa sola cömertçe saçarken onların onyüzbinmilyon puanlık maçta gelip gelmesi 3üncülüğe kadar yükselmelerini sağlayacaktı. Herşey güzel de başlamıştı ama kötü bitti. Zira karşılarında son yıllarda gördüğüm en güzel formayı üstlerine giymiş olan Yeste ve arkadaşları vardı. Vicente Calderon deplasmanından 3 puanı alıp gittiler yağmurlu bir pazar akşamı. Sonlarına doğru Erdoğan Şenay tandansı yakaladığım bu yazımın sonunda atletico madrid taraftarlarına Ah canım Ahmet'ten Sonsuz Çile şarkısını gönderiyorum. Sahi bir Ah Canım Ahmet vardı ne oldu ona ... ?

Sunday 17 February 2008

Acelen Ne Bekle Firuze


Türkiyede pop müziğin en hareketli ve parlak zamanlarında top1o, pop1o vs... listeleri yapılırdı. O listelerde yer alan şarkıların büyük çoğunluğunun bestesini ve düzenlemesini Onno Tunç, Uzay Heparı yapmış sözlerini ise Aysel Gürel yazmış olurdu. Onno Tunç ve Uzay Heparı'yı kaybettikten beri Aysel Gürel'in arada yazdığı sözlerle avunur olmuştuk pop müzik adına. Günlerden 17 şubat yıllardan 2008 de tarihe tanıklık ederken türk pop müziğinin tarihini yazan kadının ölümüne de biryerde tanıklık etmiş olduk. Nev-i şahsına münhasır bir kişiydi ama böyle sözler yazmak da ancak ona nasip olabilecek bir şeydi. Mekanı cennet olsun... Nur içinde yatsın...

En son icraatlarindan birisi de bu şarkıydı... Aramıza yeni katılan ''Duhtbrahma'' söylemişti ne güzel şarkıdır diye...

Bihaber olsaydım daha iyi olurdu !

Dün gece kanallar arasında gezerken köşesinde cnntürk yazan kanalda ''oradaydım'' adlı programı izlemek üzere mola verdim. Programda Abdullah Ercan'ın ağzından 5 mayıs 1996 tarihinde oynanan trabzonspor fenerbahçe maçı anlatılıyordu. Ben o maçtan sonra sevinen tarafta yer almıştım. Bugün dönüp bakıyorum da aslında '' aman canım 22 adam 1 topun peşinde koşuyorlar neyini izliyorsunuz?'' diyen kişilerden biri olmak ne kadar güzel olurmuş. Bir tarafta bu kadar kahrolan insanlar varken sevinen tarafta olmak pek de önemli olmasa gerek. Ama bir kere bulaştık bu derde...

Tarihe tanıklık etmek...

Bugün biz istanbullular için kar yağışı izleyerek evde miskinlik yapma günü olsa da dünyanın başka noktalarında durum aynı değil. 2008 yılının 17 şubatı kosovanın dünyaya bağımsızlığını ilan ettiği gün olarak tarihin tozlu sayfalarına not düşüldü. Yaşadıkları bunca acılardan sonra bu sevinçli günleri umarız sonsuza kadar devam eder.Bize de tarihe tanıklık etmek düşer...

Spora Destek




Dün televizyonda düzgün bişeyin olmadığı bir sırada, denize düşen yılana bile sarılırsa da bana ksk-gs basketbol maçı suretinde bi kayık denk geldi.. İşin güzeli o kayık büyüdü, büyüdü koskocaman bi yat oluverdi. "Akşama doğru'm" u kurtaran maç 75-74, futbolda desteklediğim kulübün takımı aleyhinde sonuçlansa da son dakikalarında yaşattığı zevk herşeye değerdi..
Çok çabaladım çocukluğumda basketbol oynamak için ama beceremedim bir türlü. Ama yılmadım. Futbol, tenis, voleybol hatta curling kadar bile hoşlanmasam da maçlara gider haberlerini dinler hido veya mehmet in başarılarıyla övünürüm sevinirim..
Neymiş, Türk Erkekleri basketbola gerekli desteği vermiyomuş!! Hergün içtiğimiz biralar da mı futbola gidiyo arkadaş.

Bir Cumartesi Gecesi Maç Mesaisi

Soğuk ve karlı cumartesi günü, ev maç izlemeye müsait.. saat 20:30, İlk olarak Tillburg'ta willem II stadyumundayız, willem - psv karşılaşmasında.. psv'nin baskılı oyunu sonucu bulduğu pozisyonlardan GOoOL!! sesi çıkmadı.. Saatler 21:30 olduğunda daha önemli gördüğümüz Juventus - Roma maçı için Torinoya bağlandık.. Tempolu bir ilk yarının son dakikasında Del Piero'nun frikik golü Juventusu soyunma odasına 1-0 önde götürdü. Bu arada PSV'nin maçı 84. dakikada simons'un pen6 golüyle kazandığını öğrendik. Torinoda 2. yarı başlıyor.. Roma baskısını artırıyor.. fakat golü bulamıyor. Bir italyan derbisi daha az gollü sona eriyor. Bünye bir 3.maça daha dayanabilirmi? -!!#*?#!!? Zaragozaya bağlandığımızda oyunun 25. dakikası Barcelona hücumda, fazla geçmeden Henry el tartışmaları arasında topu ağlara gönderiyor.. "İsmi fenerbahçeylede anılan Oliveira" yerde kalıyor, pen6'yı milito tribünlere gönderiyor.. ilk yarı sona eriyor.. 2.yarı Zaragoza hızlı başlıyor.. oliveira topu ağlara gönderiyor.. 73.dakikada oyuna giren Ronaldinho, 83'te skoru 1-2'ye taşıyor..
"Bir cumartesi gecesi maç mesaisi" bu şekilde son bulurken akıllar "New Scientist" dergisi’nin araştırmasına takılıyor; Uzmanlar; üst üste 3 maç izleyenin beynini ÖLÜ kabul ediyor...
Aaa bu arada Gimnasia Jujuy-Estudiantes maçı n'oldu?
-!!?#*?#!!