Tuesday 14 May 2013

Twitter tedirginliği



Sosyal medyanin gucunun her gecen gun daha da artmasi her seyi gorunur kilsa da gorunenin ne kadar dogru oldugu konusunda tartismalar eszamanli olarak devam ediyor. Haber bulteni anonsu gibi gelen ilk cumlenin ardindan normal sokak agzina donelim: Twitter'da herkes her istedigini soyluyor da kimin ne kadar dogru soyledigini nerden biliyoruz hafiz? 

Hatirlarsiniz 'internet'in yurdumuz topraklarina firtina gibi giris yapmasini takip eden yillarin ardindan e-mail hayatimiza dahil olmustu. Siberalemde yer isgal eden onlarca mail, haberlere, yazilara, sohbetlere konu olmustu. O gunlerin yukselen degeri 'Forward mail' nedeniyle olusan bilgi kirliligi onarilmasi guc bir bilgisizlik ortamina yol acti.


Butun bu mail nostaljisinin sebebi olayi 'twitter'a baglamakti. Zira twitter'da da benzeri sehir efsaneleri yahut konuyu saptirmak adina ortaya atilan seyler goruyoruz. Ve meslegimizi etkiliyorsa uzuluyoruz -bu uzulme konusuna biraz sonra gelecegim-. 

Eskiden mail trafigi gunun belli saatlerinde olurdu ve acikcasi sacma sapan bir mail gorurseniz bunu "Ne sacma" deyip gecerek gununuze devam etme sansiniz vardi. Genelde sabah seansinda yasanan bu seyin ardindan bir sonraki mail seansina kadar normal sekilde bilgi akisiniza gore hayatinizi surdurur istediginizi alir ya da bilginin pesinden isteginiz varsa kosardiniz... 

Ama artik twitter var. Ozellikle Arap Bahari'ndaki etkisi yadsinamaz bir gercek olan twitter ulkemizde biraz farkli kullaniliyor. Avrupa'nin ardindan gelip populer olan her sey gibi twitter da su siralar 'suyunun cikarilmasi' donemini yasiyor. Ipe sapa gelmez yazilar, hashtagler zaten butun dunyanin sikinti cektigi ve zaman zaman sorguladigi konular.

Turkiye'deki baska. Tipki 'yanlis bilgi iceren' mailler gibi twitter uzerinden yayilan bazi haberler de sasilacak derecede 'sorgulanmaksizin' kabul goruyor. 

Yeni model kanayan yara: Goygoy!
Peki nasil oluyor da yanlis bilgi ortaya yayiliyor ve bu kadar kabul goruyor? "Toplumumuzun egitim seviyesi vs..." diyebilecek kadar ust tahsile sahip biri degilim. O konuya giremem, ben sadece kendimden mesulum. Baska insanlari yargilama hakkim yok. Nedenlerine de isi bilenler baksin. Ama ortada bir yanlis oldugu kesin.

Mesela toplumsal olarak tepki goren ya da herkesin konustugu olaylarda bilerek/isteyerek yonlendirme yapan insanlar var. Yillar once meydana gelmis bir olaya ait resmi, o gun olmus gibi son dakika gecenler oluyor. Bir kisim buna kayitsiz sartsiz inanip tepkisini artiriyor, isin dogrusu ortaya cikana kadar ise olan oluyor...

Twitter uzerinden ortaya atilan bir cumle insanlarin basina is acabiliyor. Burada gecmisten bir ornek: 6-7 Eylul olaylarini atesleyen/baslatan "Ataturk'un dogdugu ev kundaklandi" haberi mesela... O gun infiale yol acan o haberin benzerleri her gun twitter uzerinde dolaniyor. Isi toparlasaniz bile internetin dehlizlerinde kaybolmaniz olasi. Cunku artik toplum hafizasi farkli isliyor. Insanlar dogruyu degil hatirlamak istediklerini hatirliyor. Bu nedenle twitter tehlikeli olmaya basliyor. Herkes icin. Kurumsal isyerlerinde calisan herkesin "Yazdiklarim kendi goruslerimdir, calistigim kurumu baglamaz" turevi aciklamalari adeta bir 'defakto'ymuscasina tanitim sayfalarina yazmalari bosuna degil. Herkes bu 'yiyici' ortamdan korkuyor. Hedef olmaniz an meselesi... 

Tabii sizi bazen isteyerek bazen de istemeyek hedef haline getiren bir kitle var. Kisaca twitter goygoyculari diyebilirim aslinda. Kelimenin ne fonetik ne de anlam ne de agirlik olarak bir guzelligi var. Farkindayim. Cirkin bir seyden bahsediyorum ben de zaten. Ama kotu niyetten kaynaklanmayabiliyor bazen bu...
Bu kesim gununun her dakikasi twitter uzerinde her konuda fikir ortaya atan, her olaya sanki gozunu dunyaya yeni acmis cocuk misali ayni heyecan ve saskinlikla bakan insanlari iceriyor. Yasanan her sey o gune kadar olmuslarin en onemlisi, soylenen her soz daha once soylenmemis kiymette, atilan her gol "Yok boyle gol" soylenen her sarki "Allahim bu ne kadar guzel" onlar icin. 

Hal boyle olunca bu heyecan 'dezenformasyon' yaratmak isteyenlere cok guzel bir ortam sagliyor. 140 karakterde gordugu seyi ilk heyecaniyla ortaya atiyor, baska bir heyecanli durur mu o da hemen 'retweet' yaparak olaya dahil oluyor. Kartopunun cig olmasi birkac dakika suruyor. Tabii ki twitterin girdigi tuketim toplumunda bu dezenformasyonun hukmu de cok uzun olmuyor. Ama leke tarihe not olarak dusuluyor... 

Twitter gercekten gunumuz icin cok onemli bir arac. Son yasanan olaya girip, twitter'in bizi -kendinden biz diye bahseden insan olarak ben- uzen kisimlarina deginip kapatayim defteri. 
Reyhanli'da yasanan olaylari hatirlatmanin alemi yok. Ama bilmeyen varsa -ulke gundeminden o kadar uzak durabilmesi iyi mi kotu mu bilemedim ama- buradan bakabilir. Yasanan bu olayin ardindan Turkiye'de yayin yapan 'ulusal basin'a yayin yasagi getirildi. Buna gore olayla ilgili delil niteligi tasiyabilecek herhangi bir seyin yayimlanmamasi gerekiyordu. Yayimlayanlar icin adli islem yapilmasi ongoruluyordu. Lafi uzatmayayim. Yani, sansur ya da karartma uygulaniyordu. 

Ilk defa mi oldu bu? Hayir. Ama twitter uzerinde yaratilan algi sonucu bu meslek icerisinde yer alan kisilerden biri olarak ben de 'korkak' damgasini yedim. Yapacak bir sey yok. Herkes gazetelerin, televizyonlarin isleyisini bilmek zorunda degil. Televizyon ya da gazetede calisan birisinin kudreti ne kadardir bunu da bilemeyebilirler. Ama bilmeleri gereken bir sey var: Gazetecilik o kadar da kolay bir meslek degil. Hele de Turkiye gibi ulkede...

Sansure donelim. Iste bu sansur tebligatiyla beraber ulke basinindaki herkes twitter uzerinden yaftalandi ve herkesin tarihe adi 'korkak' olarak gecti. Uzucu olan bunu bu meslegin mutfagini bilen insanlarin yapmalariydi. Iste twitter goygoycusu dedigim ve literature asla gecmemesini diledigim kavram burada devreye giriyor. Bir laf vardir "Bilir alim, yapmaz zalim" diye. Bunun benzeri yasandi iste. O gazetelerin, televizyonlarin, dergilerin hangi baskilarla calistigini bilen kisiler, sanki bunu bilmiyormuscasina o insanlari tohmet altinda biraktilar. "Reyhanli'yi yazan yaziyor. CNN'den izliyoruz memleket haberlerini" diyerek eski meslektaslarini atese attilar. 

Turk basininin falsolarini ben halihazirda cok gecmisim olmamasina ragmen siralayabilirim ama bu meslekte yer alan insanlarin 'ezici' cogunlugunun kotu insanlar olmadigini soyleyebilirim. Ama sunu da unutmayin "Kazin ayagi oyle degil" deyiminin en cok hayat buldugu yerlerden birisi gazetecilik meslegi. Uzucu ama oyle... Degismesini ummaktan baska caremiz yok. Umuyoruz cunku harekete gecilse bile destek bulacagi supheli -bkz: tirajlar-.

Twitter'da hedef haline gelen insanlar olan bizler de 'hangi haberin daha onemli oldugu, hangisinin daha buyuk gorulmesi' konusunda fikir sahibiyiz. Ve evrensel gazetecilik ilkeleriyle ilgili de bilgiliyiz. Fakat ortada bir tebligat olunca ve kamuoyu desteginin gazetelere hicbir sekilde fayda etmedigi ortadayken -yine bkz: tirajlar- gazeteciye yapabilecek fazla bir sey kalmiyor. 

Ama tarih bir gun bizim de kendimizi baskalari tarafindan haksiz sekilde lekelensek bile aklamamizi yazacak. Ve o bizi bilerek kotuleyen insanlara da hesap sorma, onlarla bu konuyu tartisma firsatini bize sunacak. O gune kadar bekliyorum... 


PS: Bir protesto eger futbol sahasinda yapiliyorsa onemlidir. 28 yillik yasantimda ilk defa bir hukumetin gecinme ya da din temelli olmayan konuda protesto edilip istifaya davet edildigine sahit oldum Fenerbahce-Galatasaray macinda. Bir hukumet -dogru yanlis bilemem, fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapan bir ekonomiye ragmen zenginlesen bir orta sinif yaratmasi nedeniyle ekonomi olarak elestirilmedigi bir donemde- dis politika tutumu nedeniyle istifaya davet ediliyorsa bu dikkate degerdir. Tarihe not dusmek adina 12 Mayis 2013'teki derbiyi bir kenara yazmaliyiz...

Bu yazi ayni gun icerisinde bazi kisimlari yeniden yazilarak hurriyet.com.tr'de yayimlanmistir... 

No comments: