Wednesday 28 November 2012

Gizli kapaklı bir şeyler mi arar, 'akıllı telefon'a dalan gözlerin? *




“Yine yakmış yâr mektubun ucunu,
 'Askerlikte sevda çekmek zor' diyor.

Yükleyip postanın bana suçunu, 
'Hatırımı teller ile sor' diyor.”


Uzakları yakın eden teknoloji, görünmeyeni görünür, duyulmayanı duyulur yapıyor, güzel... Ancak bu kadar teknolojinin nimetlerinden faydalanırken insanoğlunun zekası sadece iyilik adına çalışmıyor. Bu konudaki en önemli aktör ise artık bir an olsun yanımızdan ayırmadığımız 'akıllı telefonlar'. “Cebimizde bir dünya taşıyormuşuz meğer” diyerek yeni aydınlanma yaşayan kişi boyutuna indirgemek istemem söyleyeceklerimi ama şunu belirtmeden geçmeyi de zul sayarım doğrusu: Bu telefonların aklı hep 'kötüye' çalışıyor ya da 'kötüye çağrı' yapıyor. Oyuncakçı dükkanındaki çocuk misali gördüğünüz her şeyi almak isteği uyandırıyorlar sizde.

Kabalmysteriet
Hep görünenin ardındakini merak ederek biraz daha fazlasının peşinde koşturuyorsunuz. Aslında Jostein Gaarder 'İskambil Kağıtlarının Esrarı' kitabında (Kabalmysteriet) kazananı açıklar: “Sadece joker görünenin ardındakini görür.” Herkes joker olmaya hevesliymiş anlaşılan. Ama zor bir şeydir o. Bir anlamda 'gazoz ağacı' da diyebiliriz...
'Görünenin ardını görme' merakını gideren teknoloji sonsuz nimetler sundu. Misal önceleri 'ICQ' adında bir mesajlaşma programı vardı, daha sonra yerini MSN Messenger'a bıraktı, şimdi o da başkasına bırakmıştır herhalde, adını duymaz olduk çünkü. İkisinde de 'invisible' yani görünmezlik özelliği bulunuyordu. Buna göre, siz görünmez olup program açık şekilde rahatsız edilmeden işinize devam edebiliyordunuz. Kimse sizi göremiyor ancak siz -isterseniz- o an 'görünür olanı' görebiliyordunuz. Bunun asıl kullanım nedeni farklı olsa da ikili ilişkilere 'sevgilim / karım / kocam / sevdiğim kız / hoşlandığım adam ne yapıyor, dur bakalım' şeklinde tezahür ediyordu. Bir süre sonra da anlaşıldı ki aslında herkes 'görünmez' durumda ama aynı şekilde niyeti görünmemek değil başkasını görürken görünmemek!

Futbolda da var böylesi...
Bu biraz futboldaki şikeyi anımsatıyor. “Hadi ordan” demeyin dinleyin. Uzakdoğu'daki futbol liglerinin şike yapma oranını inceleyen ekipler bir süre sonla Çin liginde tüm takımların hesaplarında bir 'gider kalemi'ne denk geliyorlar. İstisnasız şekilde her takım bir yerlere para göndermiş. Bunun araştırması yapıldıktan sonra gerçek de ortaya çıkıyor. Bu paralar 'şike ve teşvik' için gönderiliyor. Nedeni ise çok basit: “Ya diğer takımlar da para göndermişlerse?”
Görünmezlik zırhını teknolojiyle eline geçiren insanoğlu bu iktidarının getirisi olarak eşine dostuna hükmetmeye başlıyor. Mesela deyim yerindeyse görünür haldeyken bir kişinin yatakodasına uyurken giremeyeceğini bilen kişi görünmez olduğunda ilk yatakodasına giriyor! 'Kişi kendinden bilir işi' ya da 'paranoyaklık' diyebilir miyiz bu duruma acaba?

Whatsapp! 'Ne ayak'sın koçum?
Bu tarzın son temsilcilerinden birisi olan whatsapp konusuna geleyim ben. Önce bütün bunlara neden değindiğimi de açıklamam gerekir ki 'Nerden çıktı whatsapp şimdi' sorularını yanıtlamış olayım. Son dönemde hangi arkadaş grubuyla biraraya gelsem -çok arkadaşım var benim (!)- konu bir yerde 'kişi hak ve özgürlükleri'ne geliyor. Bunun temel ihlalcisi olarak da whatsapp'taki 'last seen' etiketi ortaya atılıyor. Fikir beyan edenler de deyim yerindeyse çemkiriyorlar bu özelliğe. Son olarak da buradan çıkan bir kavganın evlilik yolunda ilerleyen tanıdığım bir çiftin ayrılmasına yol açtığını öğrendim ve bardağın taştığını anladım. Ve siz değerli okuyucularımı bu konudaki ahkamımdan yoksun bırakmamın, toplumsal huzurun eksik kalmasına neden olacağını düşünerek yazmaya karar verdim.

Özgürlük
'Last seen on xx:xx' şeklinde bir ifadeyi her kullanıcısı için not tutan whatsapp uyuglamasının bu özelliğini kaldırmanın yolunu önceki gün 'test amaçlı' olarat twitter üzerinden paylaştım. Görünmezlik zırhını sırtına geçirebilecekti söylediklerimi yapanlar. Yalan yoktu zaten, o öyle kalkıyordu -burada bir not, ilk açıklayan ben değilim, aylardır açık olan bir özellik o, yeni görenler olabilir-. Bunu uygulayanlar oldu . Ama açıklamasını geç yaptığım bir şey vardı: Görünmez olmayı sağlıyorsunuz ama görünmez olduğunuz gibi göremiyorsunuz da... Yani görünmez olmanız size özgürce başkasını gözetleme hakkını vermiyordu.

Masum değiliz hiçbirimiz
Bunun üzerine tepkiler geldi. “Neden görünmez olduğumuzda başkasını göremediğimizi söylemiyorsun” minvalinde söylemleri samimiyetim olan kişiler küfür boyutunda dile getirdiler.
Sosyolojik çıkarımlar yapacak birikimim / bilgim yok. Ancak insanların sandığımız kadar iyi / kötü olmadıkları da ortada. İktidar insanı kötü yapıyor bir yerde. Bu fırsatı 'iktidar' sahibine vermeyen whatsapp mühendislerine bir teşekkür de etmeliyiz bence. Böyle bir düzende 'eşitlik' hissini verip kişinin hak ve özgürlüklerini korudukları için.
Zaten bu programdaki 'last seen' özelliği hasebiyle çıkan tartışmalar ve arızaları da anlamış değilim. Bu kadar kontrolcü bir yapının uzun süre yaşaması zaten mümkün değil. 'Akıllı telefonlar'ın aklına uyan insanların huzursuz ve şüpheci bir şekilde hayatlarını sürdürdüklerini söylemekte ise bir beis görmüyorum. Burada bu satırların yazarı olarak kendimi bu hareketleri yapmayan birisi olarak gösterirsem kandırmış olurum sizleri. Dostlarım, inanın benim de hatalarım oluyor. Mükemmel değilim, gerçekten! (Buraya gülücük gelecek).

Münir Nurettin vs. Demet Akalın
Bir arkadaşım cep telefonu kullanmayan ve farklı şehirlerde yaşayan bir evli çiftten bahsetmişti de bu çağda nasıl olur diye düşünmüştüm. Ama eski etkileşimin yanında bugünün oburluğu hakikatten çok sevimsiz. Nerede 'yine yakmış yar mektubun ucunu'daki tavır, nerede 'meşgulsn sanırm bn yatıyrm ii eglncelr sana' tavrı... Münir Nurettin Selçuk'tan, Demet Akalın'a geçiş de diyebiliriz pekala... 
Ezcümle, insanların özel hayatlarına müdahale hakkı hiçbir koşulda yapabileceğimiz bir şey değil. Bu kişi, hayatta 'sizin' olabilecek en önemli varlık olan çocuğunuz olsa bile. 
İyiden iyiye Bridget Jones'un günlüğü tadını yakaladığım bu yazıyı 'akıllı telefonlar'ın aklına uymayın, "Huzur 3310'da" diyerek nihayetlendireyim. 
Cake-Never There de günün şarkısı olsun.
* Başlıktaki şarkı da bu.

1 comment:

Selman said...

Ne güzel dillendirmişsin. Eyvallah