Wednesday 24 February 2010

Acı gerçekler

Uzun bir süredir ara verdiğim 'şarkılardan dakikalar' serisine bu yazıyla beraber dönüş yaptığımı vatana millete duyuruyorum. Vakit bilgisayar başına oturup, müziğin sesini sonuna kadar açma vaktidir. 30 Ocak 2009' da arşivime kattığım şu şarkıyı incelemenin zamanı bugünmüş meğersem...

İddialı bir giriş olduğunun farkındayım elbet ama ironiden anlamayan insana da aşina değilim -pek takip edilen bir blog olmasam da- okuyanların bunu bilmesini isterim.
Konumuz, günün birinde karşılaşırsak eğer "O acıları çektiysen nasıl hayata tutundun", "Neydi seni hayata bağlayan" gibi soruları sormanın boynumun borcunun olduğu Ali Tekintüre'nin ölümsüz eseri 'Acı gerçekler' şarkısı. İbrahim Tatlıses'in seslendirdiği 'Acı gerçekler'i incelemek benim boyumu aşacağı için ben naçizane Fairuz Derin Bulut'un düzenlemesine değinmek istiyorum. O da benim boyumu aşacaktır elbet de benimki eğlence işte, serinin başlangıcında amacın eğlenmek olduğunun altını çizdim diye hatırlıyorum. Olmadı bakarım bir daha.

Şarkıya gelelim artık. Kötüsünü başta söyleyecek olursak, iyi niyetli olmasına ve sesi bu şarkıya çok iyi gitmesine rağmen, solist ablamızın vokali bu şarkıda yetersiz kalmış. Duhtbrahma'dan duyduğum tabirle çok 'jın-jın' olarak değerlendirsem de düzenlemeyi, şarkının ruhu korunmuş diyebilirim.
Benim şarkıda her dinlediğimde takıldığım 3 yer var. Müsaadenizle o saniyeleri paylaşmak isterim zira bu kadar uzun bir girizgah yazmanın amacı da asıl olay olan 'şarkılardan dakikalar'a varabilmek.
İşte o dakikalar:
Şarkı birbirinin aynısı olan iki bölümden oluştuğu için aslında benim takıldığım yerler 3x2=6 adet oluyor haliyle.
Yaylılara mükemmel oldukları için değinmiyorum!
- 1.04-1.07 arası yaylılarını analım ama yine de!
- 2.04-2.06 arası davulcu abinin yaptığı atak (çok sonraları farkettim). Aynı hareket 4.38-4.40 arasında da mevcut.
- 2.12-2.14 arası benim şarkıyı sevmemin asıl nedeni olan darbuka var. Bu tarz şarkılarda asla beklemeyeceğimiz bir detay ama bayıldım. 2.12-2.14 saniyelerine gelmeden önce de aynı hareketi sinsice yapıyor 'darbukatör baryam', dikkatli kulaklardan kaçmayacaktır. Hani filmlerde 2 dakikalık sahnede gözüküp herkesten rol çalan adamlar vardır ya, burada da 'Allahsız darbukacı' aynı etkiyi yapıyor. (Kaçıranlar için 4.46-4.48 arasında tekrarı var)
- 2.23-2-26 arasında aslında bir temenni ve eleştiri var. Yaylıların (bu kısımda bir terim kullanmak icap ediyor sorarım duhtbrahma'ya öyle editlerim olmadı) tizden pese doğru geçişinde vokal kayıtsız kalmış buna, işte bu yüzden ben bu noktada isyan ederim. Vokali haddimi aşarak yetersiz olarak değerlendirmemin nedeni buradaki asisti değerlendirememeiş olmasından mütevellit. Öyle güzel bir pastan nasıl gol çıkaramadın diye vahlanıyorum her dinleyişimde. Yaran Youtube yorumlarından birinde "Beğenmedim, bu şarkı gırtlak ister olmamış" deniyordu. Aynı kanaati taşıyorum ve diliyorum ki bu kadar güzel bir düzenleme günün birinde umarım 'Bizim İbo'ya da okutulur. Sahi Tatlıses'in bir senfonik konseri vardı yok mudur onun DVD'si falan?
Bağlayacak olursam bütünü itibarıyla bayıldım bu şarkıya şiddetle tavsiye ediyorum.
Yeni şarkılarda buluşmak üzere hoşçakalın, goodbye, au revoir, arrivederci.
İmza: Arap yarımadası, Büyük Ada 'Britanya', İber Yarımadası, Kıbrıs ve bilumum adanın müziğine gönlünü vermiş yazarınız buribaker.

No comments: