"... Gelelim vapurlara. Şehir hattı vapurlarına... Vapurlar o zaman iki kısımdı. Biri şimdiki Denizyolları'nın Şehir Hattı İşletmesi'ydi. Buna 'gemilerin gidip gelmesi' anlamında "Seyrisefain" denirdi. Boğazda da özel bir şirket vapur işletirdi: Şirket-i Hayriye idi. Şirket-i Hayriye gemileri numaralıydı. Bacalarında büyük rakamlarla numaralar yazılı olurdu. Ayrıca isimleri de vardı: Altınkum, Sarayburnu, Kanlıca, Kandilli, İnbisat ve sair gibi. Sonradan bunlardan ikisini seyrisefain, yani işletme satın aldı, bacalarına malum çapalı amblemi vurup adlarını değiştirdi: Göztepe, Erenköy yaptı.
Biz Kadıköy tarafında oturanların (biz yaştaki çocukların tabii) buna canımız sıkıldı. Bu uzun bacalı leylek gibi şekilsiz gemileri Seyrisefain'in, zarif, güzel vapurlarının yanına yakıştıramadık. Bizim taraftakiler, hele son Heybeliada ile Kalamış güzel gemilerdi. Galiba Fransa'da yapılmıştı. Halk arasında yeni yapılan bir şey için daima bir rivayet çıkar. Bunlara da: Onların altları düzmüş, dediler. Biz onlara rast gelmek için can atardık.Şehir Hatları'nda önce yandan çarklılar vardı: Bağdat, Basra, Nev'eser,. Bunlar daha ziyade Adalar'a ve Bostancı hattına işlerlerdi. Hele bir tanesi akşamları Köprü'den kalkar, nazlı nazlı bütün Anadolu sahilini dolaşır, Moda, Kalamış, Caddebostan, Suadiye, Bostancı'dan sonra Büyükada'ya, ordan da Heybeli'ye geçerdi. Büyükada'da oturan Rum, Ermeni esnafı akşamları bunun başüstüne çilingir sofrası kurarlar, Adalar'a kadar ufak ufak demlenirlerdi.O gece Heybeli'de yatan bu gemi ertesi sabah erkenden Büyükada'ya uğrar oradan yine bükün Anadolu sahilinin yolcularını toplayarak Köprü'ye giderdi. Vakit bol, insanlar terbiyeli, saygılıydı. Büyük büyüklüğünü, küçük küçüklüğünü bilir, biri ötekine sevgi, öteki ona saygı gösterirdi. Kalabalık yoktu. Yandançarkçıların içinde ötekilerden birazcık daha büyük görünen bir Büyükada gemisi vardı ki onlara nazaran çok lükstü. İşittiğime göre istibdat devrinde ya bir büyük paşanın, yahut da bir ecnebi şirket müdürünün 'Muş'u imiş. (Muş: İstim ile işlyene o zamanın yelkensiz bir çeşit yatı). Bu daha ziyade Adalar'a işlerdi.
Adalar'a işleyen gemiler arasında bir de ganbottan bozma (Gun boat: O zamanın ufak silahlı bir eski harp gemisi) dört gemi vardı: Kınalıada, Maltepe, Kartal, Pendik. Bunlar lodosa dayanıklı konforsuz gemilerdi.
Son zamana 1950-55 yıllarına kadar azalarak çalıştılar. Sanırım bir tanesinin makinasını Haliç Tersanesi'nde ilk olarak yapılan bir araba vapuruna koydular. Moda, Kadıköy, Burgaz gibi gemiler de şehir hatlarının güzel gemileriydi. Bunlar daha ziyade Kadıköy tarafına işlerdi..."
Yıllarboyu Tarih, Haziran 1978, Selçuk Kaskan'ın 'Geçmişe mazi derler...' isimli köşesinde o ayın 'Trenler ve vapurlar' başlıklı makalesinden.
Safiye Ayla-Menekşe gözler hülyalı
No comments:
Post a Comment