Thursday, 13 March 2008

13 Mart 1998

Bulduğumuz her fırsatta top oynamak için sokağa çıktığımız zamanlar. Mahalleden kardeşlerimle beraber Almankale oynuyoruz. Etrafta itfaiye veya ambulans sirenleri duyuluyor. Itfaiyeyse eğer inşallah biri ölmez Ambulans ise inşallah doğuma gidiyordur temennilerimizi tekrarlıyoruz. Ama biryandan da oyuna devam ediyoruz. Çünkü o dakika bizim için öncelik Almankale de golleri sıralayıp bir kişiyi daha oyun dışında bırakmak. Ama o yaşlardayken -takriben 13-14- insanın önceliği ne olabilir ki nerden bilelim terörü,kundaklamayı ? Pkk'yı biliyoduk ama işte hiç bu kadar yakınımıza gelmediği için terör belasından bihaber sayılabilirdik. Daha sonra bitmeyen ambulans,itfaiye sirenleri arasında oyunumuzu sonlandırıp evlerimize dağıldığımızda öğrenmiştik Göztepedeki Mavi Çarşının yandığını. Bir şekilde yanan mekanlara şahit olmuştuk ama kundaklanan bir mekana ilk defa şahit olacaktık. Evimizin bu kadar yakınında(yürüyerek 5dk.) yaşanan bir olay sırasında top oynuyor olmak yıllardan beri yaşadığım pişmanlığımdır. Ne yapabilirdim orası ayrı konu ama en azından durumun vahametini bilsem hiçbirşey yapamasamda oturur ağlardım. Kimin çıkarına yarayacağı belli olmayan hedefler uğruna bir insanın hayatını sonlandırmak neyle ifade edilir bilemiyorum. O dakikada belki taksit yatırmak belki bir arkadaşına akrabasına hediye almak ya da kendini çevresindeki insanlara daha güzel gösterebilmek için kıyafetler seçen insanlar olmaktı onların suçları. Bugün 1o sene olmuş Abilerimizi, ablalarımızı, kardeşlerimizi kaybetmemizin üzerinden geçen. Ve 1o senesini doldurmuş mavi çarşı katliamında ölen insanlarımızın ardından yaktığımız ağıt. Mavi çarşının önünden her geçişinde ciğerlerinden bir parça kopan,her gece tekrar tekrar ölen, o güzel insanların yakınları için hayat 13 mart 1998 de durdu ve o gün bugündur dünya dönmüyor . Acınız acımızdır desek de o insanlar kadar üzülmemizin ihtimali yok. Tek tesellimiz , bu olayı gerçekleştirenlerin yatacak yerleri olmadığını ve ölenlerimizin mekanının cennet olacağını bilmemiz...

No comments: